Ä°slam
İslâm’ın tarihteki rolü
Tamamen Batı’ya ait olan iki özellik, yani şiddet ve barbarlık, onun ruhuyla asla bağdaşmayacağını bile bile, Müslümanlığa aitmiş gibi gösterilmiştir.
Ä°slâm, DoÄŸu ve Batı medeniyetleri arasında eÅŸsiz bir köprü kurmuÅŸtur. Müslüman âlimler, bilgiyi, sonsuza kadar olmasa bile, en azından yüzyıllar boyunca unutulup gitmekten kurtardılar. Dolayısıyla Müslüman bilim yapısı, mevcut bilgi üzerine bina edilmiÅŸ büyük bir sentez oluÅŸturarak her seferinde yeni bir ÅŸeyler ortaya koydu. Müslümanlar, bu atılımlarıyla yüzyıllar boyunca dünyaya katkı sundular.
Bu baÅŸarılar, dinin insanlık için birçok açıdan yepyeni olan eÅŸsiz özelliklerinden kaynaklanıyordu. O dönemlerde dünyanın pek çok yerinde insanlığın içinde bulunduÄŸu olumsuz görüntünün aksine Ä°slâm, insanoÄŸluna ÅŸeref kazandırdı. Müslümanlar bilgi arayışını dinî bir yükümlülük olarak gördüler ve bunun sonucu olarak da dünyaya bakışın yolları deÄŸiÅŸti. Ayrıca Ä°slâm’ın benzersiz bir özelliÄŸi olarak, insanların yeryüzü nimetlerine sahip olmaları gerektiÄŸi açıkça ortaya konurken, onların ahlâk ve moral deÄŸerleri de gözardı etmemeleri saÄŸlandı. Bunun yanında Ä°slâm, insanlar arasındaki ırk ve sınıf ayrımlarını da ortadan kaldırmıştır.
Ä°slâm, coÄŸrafî olarak bir insanın Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, Arap ülkelerine, Ä°ran, Hindistan ve bütün yollarla Çin’e ve Endonezya’ya kadar güvenle seyahat edebileceÄŸi bir medeniyet kurmuÅŸtur. Seyahat için gereken, sadece Kur’ân-ı Kerîm ve seccadedir.
Ä°slâm medeniyetinin yarattığı yenilikler, sadece coÄŸrafî hudutları deÄŸil, fakat zamanla ilgili sınırları da aÅŸarak birbirinden farklı halklar arasında birlik kurdu. Kadınların dünyanın pek çok yerinde meta veya ruhsuz yaratıklar olarak muamele gördüÄŸü bir devirde, Ä°slâm toplumları onlara hak ettikleri konumu kazandırdı.
Neredeyse bin yıldır, Ä°slâm’ın dünyanın en önde gelen medeniyetlerinden birine sahip olduÄŸu söylenebilir. Onun lisanı da -Arapça- 700 yılı aÅŸkın bir süredir uluslararası bilim dilidir. Oxford Üniversitesi’nin ünlü tarihçilerinden J. M. Roberts, medeniyetleri dünyaya saÄŸladıkları katkıya göre deÄŸerlendirir ve Ä°slâm medeniyetinin bu konuda en baÅŸta gelenlerden biri olduÄŸunu söyler. (J. M. Roberts, History of World, sahife 378. Kitap, Türkçe'ye Ä°dem Erman tarafından Dünya Tarihi adıyla 2 cilt olarak (Ä°nkılap Kitabevi, 2011) çevrilmiÅŸtir.) Müslüman toplumun her yönüyle ilerlemesi, dünyanın ilkelliÄŸe yakın ve yarı okur-yazar toplumlarının nasıl eninde sonunda gerçek uygarlığa dönüÅŸebileceÄŸini göstermesi bakımından en iyi örneÄŸi oluÅŸturur. Ä°slâm medeniyeti, dünya çapında geniÅŸlemesi, üretkenliÄŸi ve uzun ömrü sayesinde insanlık tarihindeki yüksek konumunu kazanmıştır.
Tarih konusunda geniÅŸ çaplı okumada bulunanlar bile bu gerçeklerin farkında olmayabilirler. Pek çok tarih kitabında, yeryüzünün geniÅŸ bölgelerine yayılan Müslümanlar, kısaca "Batı’nın düÅŸmanları" olarak gösterilmiÅŸtir. Okuyucuların, bu metinlerden OrtaçaÄŸ boyunca kendi ayakları üzerinde durabilmiÅŸ olan Ä°slâm medeniyetinin, diÄŸer medeniyetlere, özellikle de Batı medeniyetine kıymetli katkılarda bulunduÄŸunu öÄŸrenmesi çok zordur. Bu gibi çalışmalar Ä°slâm medeniyetinin baÅŸarılarını ya küçümser ya da baÅŸkalarından alınmış gibi gösterir. ÖrneÄŸin, bu tarihçilerin ısrarla üzerinde durdukları görüÅŸe göre Müslüman felsefesi Yunanistan’dan gelmiÅŸtir; devlet yönetimi biçimi Ä°ran’dan; bilim Yunanistan, Hindistan ve Çin’den alınmıştır; Tasavvuf, Hinduizm sayesinde ÅŸekillenmiÅŸtir. Ä°slâm mimarisi ve sanatı ise büyük ölçüde Bizans ve Fars mimarisi ve san'atının devamıdır. Bazı tarihçiler, kendi toplumları baÅŸka toplumdan hiç etkilenmemiÅŸ gibi, bu konuyu abartmaya çok düÅŸkündürler.
Bu tarihçiler, bütün dikkatlerini tek medeniyet olarak gördükleri Batı’ya yöneltmiÅŸler ve özellikle de bu dönemin önemli medeniyeti olarak nitelendirdikleri Avrupa’ya odaklanmışlardır. Bu çaÄŸda yaÅŸayıp yazmalarına raÄŸmen, zihinleri karanlık çaÄŸlarda kalmıştır. Tanımlamaları ve hükümleri, milattan sonra 7. yüzyıldan günümüze kadar Ä°slâm’a, Kur’ân’a ve Hazreti Muhammed’e (sav) saldıran bilginlerin kitaplarından gelmektedir. O günlerin aÅŸağılayıcı dili, bugünün akademik dili haline gelmiÅŸtir. Bu tavır, Ä°slâm’ın ve Ä°slâm medeniyetinin reddedilmesi ÅŸeklinde açıkça görülmektedir. Bu tutumun sürdürülmesindeki yöntem klasiktir: Tarihçiler Yunan, Roma ve Hıristiyanlığın ilk geliÅŸme dönemleri üzerinde uzun uzadıya durduktan sonra, Ä°slâmî dönemi kısaca geçer ve oradan Rönesans’a dev bir sıçrama yaparlar.
Bu kitap, Roma ile “mucizevî” Avrupa medeniyetinin arasındaki boÅŸluÄŸu doldurmak niyetindedir. Bu kitap, günümüz tarihçilerinin üzerinde durduÄŸu, tarih içerisinde sürekliliÄŸe sahip bir olgu olan yabancı etkisini hesaba katar. Bu araÅŸtırma, gayrimüslim medeniyetlerin kendilerinden önceki kültürlerden etkilendiÄŸi gibi, Müslümanların da diÄŸerlerinden etkilendiÄŸinin farkındadır. Ancak Müslümanlar, kendi katkılarını gerçekleÅŸtirme yolunu seçmiÅŸ ve insanlık tarihinde benzeri olmayan bir medeniyet oluÅŸturmuÅŸlardır. Buna karşılık diÄŸer medeniyetler, özellikle Avrupa’nın doÄŸmakta olan medeniyeti, Ä°slâm medeniyetinden fikir ve materyal ödünç aldı.
Ä°slâm, ayrıca Musevilik ve Hıristiyanlığın geliÅŸmesine katkıda bulunarak tarihî çerçevede dikkate deÄŸer bir süreç baÅŸlatmıştır. Bu süreç dinlere deÄŸer katmış, insan-Tanrı, insan-insan ve insan-toplum iliÅŸkisini geliÅŸtirmiÅŸtir.
Süreklilik doÄŸrultusunda Ä°slâm medeniyeti, bir sonraki egemen medeniyet olan Batı’nın temelini saÄŸladı. Batı, bilimdeki ilerleyiÅŸini en çok Ä°slâm’a ve Müslümanlara borçludur. O günlerin Avrupa’sını tarif ederken Roberts, Avrupa kıtası için “daha çok kültür ithalatçısı” der. (J. M. Roberts, History of World, sayfa 62)
21. yüzyıl dünyasının ÅŸekillenmesine yol açan sürekliliÄŸin geniÅŸ Ä°slâmî bölümü, son derece önemli yararlarına, özellikle de manevi deÄŸerler âlemine yaptığı büyük katkılara raÄŸmen görmezlikten gelinmektedir. Müslümanların, tarihlerinin ilk yıllarında karşılaÅŸtıkları krizlerle 21. asırda karşı karşıya kaldıkları buhranlar arasında birçok paralellikler vardır. O günkü Müslümanların üstesinden geldikleri zorluklar, bugünün Müslümanları ve gayrimüslimleri için de geçerlidir. Ä°slâm’ın ve onun kurduÄŸu medeniyetin tarihinden çıkarılacak dersler, bitmek bilmeyen anlaÅŸmazlık ve çatışmalarla dolu günümüz dünyasını içinde bulunduÄŸu mevcut durumundan kurtarmak isteyenlere ilham kaynağı olacaktır.
Müslümanların Rönesansa Katkısı, Prof. Dr. Ahmed Ä°sa, Mahya Yayıncılık, Ä°stanbul 2012
Henüz yorum yapılmamış.